E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiABD’de enflasyonla mücadele deflasyonu mu çağırıyor?---

ABD’de enflasyonla mücadele deflasyonu mu çağırıyor?

ABD’de enflasyonla mücadele deflasyonu mu çağırıyor?
01 Nisan 2024 - 16:42 borsagundem.com

ABD’de ekonomistler fiyatların düşmeye başlamasını istemenin hatalı olduğunu düşünüyor.

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD’de ekonomistler ve tüketiciler arasında fiyatlar konusunda bir ayrışma yaşanıyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, ekonomistler fiyatların düşmeye başlamasını istemenin hatalı olduğunu söylüyor ve 1930'lardaki ‘Büyük Buhran’a işaret ediyor.

Ekonomiye dair karamsarlığın nedeni

The Associated Press’ten Paul Wiseman’ın haberine göre, pek çok Amerikalı tek bir temel nedenden dolayı ekonomi konusunda olumsuz bir ruh halinde: Fiyatlar çok yüksek. Fiyatlar belki de eskisi kadar hızlı artmıyor ama ortalama fiyatlar hala üç yıl önceki seviyenin çok üzerinde ve çoğunlukla da hala yükselme eğiliminde seyrediyor.

Örneğin, 2 litrelik bir şişe soda ele alındığında, Şubat 2021'de, enflasyon yükselmeye başlamadan önce, Amerika genelindeki süpermarketlerde ortalama 1,67 dolara mal olduğu ancak üç yıl sonra bu rakamın yüzde 35 oranında artışla 2,25 dolara satıldığı görülüyor. Benzer bir durum yumurta fiyatları içinde geçerli. 2022'de yükselen yumurta fiyatları tekrar düşmüş olsa da yine de üç yıl öncesine göre yüzde 43 oranında daha yüksek bir seviyede bulunuyor.

Benzer şekilde, ortalama kullanılmış araba fiyatı da Şubat 2021'de kabaca 23.000 dolardan Nisan 2022'de 31.000 dolara fırladı. Geçen ay ise ortalama 26.752 dolara düştü. Ancak ikinci el araba fiyatları hala Şubat 2021'e göre yüzde 16 yüksek seyrediyor.

Pandemi öncesi seviye

Peki, ekonomistlerin ‘deflasyon' adını verdiği fiyatların düşüşe geçmesi durumu gerçekten de harika olmaz mıydı? Gerçekten de herhalde herkes bir zaman makinesi üretip ekonominin pandemi durgunluğundan çıkıp fiyatların hızla yükselmesinden önceki günlere dönmek ister. İyi ama bu gerçekçi olup olmamasının dışında iyi bir şey mi?

En azından fiyatlar artık daha yavaş artıyor; buna enflasyonla mücadele deniyor. Örneğin Cuma günü hükümet, temel fiyat göstergesinin Ocak ayındaki yüzde 0,4'lük artıştan Şubat ayında yüzde 0,3 oranında arttığını açıkladı. Ve bir yıl öncesine kıyasla fiyatlar, 2022 ortasındaki yüzde 7,1'lik zirveden çok daha düşük bir oranda, yüzde 2,5 seviyesinde arttı.

Ancak bu iyileşmelerin, fiyatlara ilişkin hoşnutsuzluğu Başkan Joe Biden'ın yeniden seçilme hedefi için risk oluşturan halkı memnun etmeye pek yetmiyor. Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook, geçen yıl “Amerikalıların çoğu sadece enflasyonun düşürülmesini aramıyor. Deflasyonu da arıyorlar. Fiyatların pandemi öncesindeki seviyeye dönmesini istiyorlar” diyor.

Ancak pek çok ekonomist tüketicilerin ne istediklerine dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Onlara göre, ekonomi genelinde fiyatların düşmesi aslında sağlıksız bir işaret anlamına geliyor. İngiltere Merkez Bankası, fiyatların düşmesinin görünenden daha fazla sonucu olacağı konusunda uyarıyor. Peki düşük fiyatların nesi kötü olabilir ki?

Deflasyon

Deflasyon, ekonomi genelinde fiyatların yaygın ve sürekli bir şekilde düşmesini ifade ediyor. Tüketici fiyatlarında ara sıra görülen aydan aya düşüşler ise buna dahil edilmiyor. Amerika Birleşik Devletleri 1930'lardaki ‘Büyük Buhran'dan bu yana gerçek bir deflasyon görmedi.

Japonya çok daha yakın zamanda bir deflasyon krizi yaşadı. Ülke, 1990’ların başında emlak ve finans piyasalarının çöküşüyle başlayan ve onlarca yıl süren düşen fiyatlardan ancak şimdi kurtulabiliyor.

Deflasyonun nesi kötü?

İspanya Merkez Bankası (Banco de España), web sitesinde, “Düşük fiyatlar iyi bir şey gibi görünse de deflasyon aslında ekonomiye oldukça zarar verebilir” diye yazıyor. Peki bu nasıl olabiliyor?

Bunun temel nedeni, düşen fiyatların tüketicileri harcama yapmaktan caydırması. Sonuçta araba, mobilya, ev aletleri, tatil gibi satın almayı ve yapmayı istediğiniz şeyleri daha sonra daha düşük bir fiyata satın alabilecekseniz neden şimdi satın alasınız ki?

Gerçek şu ki, ekonominin sağlığı istikrarlı tüketici alımlarına bağlı. ABD'de hane halkı harcamaları tüm ekonominin yaklaşık yüzde 70'ini oluşturuyor. Tüketiciler daha düşük fiyatları beklemek için toplu olarak geri çekilirse, işletmeler satışları hızlandırmak için fiyatları daha da düşürme yönünde yoğun bir baskıyla karşı karşıya kalıyor.

Bu arada, işverenler çalışanları işten çıkarmak, maaşları kesmek veya her ikisini birden yapmak zorunda kalabiliyor. Elbette işsizlerin harcama yapma olasılıkları daha da düşük, dolayısıyla fiyatlar muhtemelen düşmeye devam ediyor. Tüm bunlar, maaş kesintileri, işten çıkarmalar, daha fazla fiyat indirimi ve daha fazla işten çıkarmadan oluşan bir ‘deflasyonist sarmal'ı tetikleme riski taşıyor. Ve bu sarmalı başka bir durgunluk takip edebiliyor.

Japonya Merkez Bankası'nın 2016'da neden negatif faiz oranlarına başvurduğunu ve Fed'in 2007-2009 Büyük Durgunluğu sırasında ve sonrasında neden ABD faiz oranlarını yedi yıl boyunca sıfıra yakın tuttuğunu açıklayan şey, tam da bu türden bir ekonomik kabusun önüne geçmekti.

Ve son olarak deflasyonun bir diğer acı etkisi de, enflasyona göre ayarlanmış kredileri daha pahalı hale getirerek borçlulara zarar vermesi olarak biliniyor.

Deflasyonun “faydaları”

Fiyatlar düşerken ABD’lilerin maaşlarını daha da artırabilecekleri kesinlikle doğru. Gıda veya benzin fiyatları düşecek olsaydı, istihdamda kaldıkları sürece hane halkının yiyecek satın alma veya işe gidip gelme masrafları kesinlikle düşecekti.

Hatta bazı iktisatçılar deflasyonun ciddi bir ekonomik tehdit oluşturduğu fikrini bile sorguluyor. 2015 yılında, dünya merkez bankaları için bir forum olan Uluslararası Ödemeler Bankası'ndaki araştırmacılar, 38 ekonomideki 140 yıllık deflasyon dönemlerini inceliyor ve şu sonuca varıyor: “Düşen fiyatlar ile ekonomik büyüme arasındaki korelasyon zayıftır ve çoğunlukla ‘buhran’ gibi büyük ekonomik gelişmelerden kaynaklanır.”

Ancak bu durumun istisnası oldukça kötü bir dönemi hatırlatıyor: “1929-1933 yılları arasında ABD'nin ekonomik üretimi üçte bir oranında düştü, fiyatlar dörtte bir oranında düştü ve işsizlik oranı yüzde 3'ten yüzde 25'e fırladı.”

Bankanın araştırmacıları, en büyük ekonomik riskin mal ve hizmet fiyatlarındaki düşüşten değil, hisse senetleri, tahviller ve gayrimenkul gibi varlıkların fiyatlarındaki serbest düşüşten kaynaklandığını söylüyor. Çöken varlıklar, çökmekte olan yatırımları elinde bulunduran veya zor durumdaki emlak geliştiricilerine ve ev alıcılarına kredi veren bankaları devirebiliyor Hasar gören bankalar daha sonra ekonominin can damarı olan kredi olanaklarını kesebiliyor. Ve bu kabus senaryosunun en olası sonucu da genellikle ‘acı verici bir durgunluk’ oluyor.

ARK Invest: Gerçek düşman enflasyon değil, deflasyon

 

Çin'de deflasyon neden sorun oluşturuyor?

 

S&P'den ABD için büyüme ve enflasyon tahmini

 

FED için zorlu karar: Enflasyon mu, resesyon mu?

 

ABD Hazine Bakanı Yellen'dan enflasyon itirafı

 

Enflasyondaki yatay seyir Fed’i faiz indirmekten alıkoyabilir

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)