Galatasaray mağlubiyetinin dayanılmaz ızdırabı
İLK DÜDÜK, GEYİK MUHABBETİ DERBİYLE BAŞLIYOR...
Hafif alaycı belki de muzipçe, işte öyle bir tonda, “gevezelik, havadan sudan, faydasız, lakırtı” denir de...
Sıkı durun, tarihi bir geçmişi vardır. Destan’sıdır. Mucidi çoktur.
Ünvanın sahibi kimdir? Nereden gelmiştir? Kim bilir?
Olaylara, vakalara girmeyeceğim. Ama isim vereceğim.
Kanat Atkaya’nın hatırlattığı İttihat Terakkili Resneli Niyazi mi? Ünlü mizah yazarı Cihan Demirci mi? Yoksa ala geyik peşinde koşan Malkaçoğlu Cüneyt Arkın mı?
Karar sizin! Oturur bir "Geyik Muhabbeti" patlatırsınız, kahramanı yakalarsınız.
Hepsi de olabilir, hiçbiri de!
Zaten önemli olan Geyik Muhabbetidir...
Biz de sahaya inelim, muhabbetin dibine vuralım, geyiğin kralını yazalım...
İstedik.
Ama uçup gitmesin, yeri gelsin, okuyan ders çıkarsın, kalemden neşe, hüzün damlarken düşündürsün; mazlumun saflığını, fırsatçının hinliğini cümle aleme göstersin, duyan duymayana haber versin...
İstedik.
Ve yola çıkmaya karar verdik.
Hem de ilk düdükte, ezeli rekabet muhabbetiyle, geyiğin derbisiyle.
Yeşil sahalardan herkese merhaba.
*
Cumartesi akşamı ne yaptınız diye sorsak 3 kişiden biri mutlaka Fenerbahçe – Galatasaray derbisini izledim der. Kolay mı, dünyanın en karizmatik teknik direktörü Jose Mourinho’nun takımı ile Zorro maskeli Osimen’in takımı kapışacak. Her iki tarafta da heyecan had safhada. Maç öncesinde hocalarına aşırı güvenen Fenerbahçe taraftarı maçtan galibiyetle döneceklerine emin olmasına emin de skoru tam olarak kestiremiyorlar. Galatasaray ise son zamanlarda ortaya çıkan karaborsa bilet ve illegal bahis sitesi reklamı skandallarıyla boğuşmaktan maça tam olarak konsantre olamamış gibi görünüyor. Meğer Okan hoca “bu mevzular beni bağlamaz, ben işime bakarım” deyip gizliden gizliye dersini çok iyi çalışmış, öğrencilerine de ne yapacaklarını çok iyi anlatmış.
Saatler 22:00’yi gösterdiğinde ve skor tabelasında 1 – 3 yazdığında hem statta hem de ekrandan maçı izleyen Fenerbahçe taraftarında hayal kırıklığı, şaşkınlık, üzüntü ve öfke hakimdi. Ne tuttukları takım sahada istenilen futbolu ortaya koyabilmişti ne de dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olarak gösterilen bu yılın süper transferi Jose Mourinho duruma müdahale edebilmişti. Ligin daha 6’ncı haftasında Fenerbahçe ile ezeli rakibi Galatasaray arasındaki puan farkı 5’e fırlamıştı. Büyük hoca Mourinho maçtan önce derbi için “normal maç” ifadesini kullanmıştı ama belli ki Türkiye Süper Ligi’nin iç dinamiklerini pek kavrayamamıştı.
İspanya’daki Real Madrid – Barcelona maçları yani “El Clasico” da çok izlenen ve sonucu merak edilen kapışmalar; hiçbir sonuç sürpriz olmaz. Her iki taraf da diğerini mağlup edebilir, berabere de kalabilirler ve bu maçların sonucu ligin kaderini pek etkilemez çünkü İspanya liginin en altındaki takım bile gelip Real Madrid’i veya Barcelona’yı evinde yenebilir. Bu Avrupa’daki birçok lig için geçerli bir saptama. Takımların kadro değerleri arasında uçurum olabilir ama yeşil sahadaki güç dengeleri aynı derecede birbirinden kopuk değil. Sahada güçlü bir rekabet var. Jose Mourinho acaba geçen yıl ikinci ile üçüncü arasında 30 puanlık fark oluşan bir lige geldiğinin farkında mı? Türkiye liginde bir süredir şampiyonluğu Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor arasındaki maçlarda alınan skorlar belirliyor. Geçen sene bu dört takımın birbirleriyle oynadıkları maçlara göre oluşan puan duruma şöyle bir bakın:
Üzülerek söylüyorum diğer takımların bu takımlar karşısındaki şansları neredeyse yok denecek kadar az. Fenerbahçe taraftarının hayal kırıklığı ve umutsuzluğu işte tam bu noktadan kaynaklanıyor. “Galatasaray’a sahamızda mağlup olacaksak biz nasıl şampiyon olacağız?”. Çünkü taraftar biliyor ki Galatasaray’ın diğer maçlarda puan kaybetme olasılığı neredeyse yok! Bir umut ekran karşısına geçip “acaba bu hafta puan kaybeder mi” diye izledikleri Galatasaray maçlarının 10’uncu dakikasında skor 2-0 olunca öfkeyle televizyonu kapatıyorlar. Üstelik bu sene denklemin içinde geçen sene esamesi okunmayan güçlü bir Beşiktaş var.
Rekabetteki bu bozulmanın sebebi ne asıl ona bakmak lazım. Sebep sadece maddi koşullar değil bence. Yıllar önce bir taksi şoförü bana Trabzonspor’un 1975 – 1981 yılları arasındaki üst üste şampiyonluklarını Anadolu takımlarının Trabzonspor maçlarına pek asılmamalarına bağlı olduğunu anlatmıştı. İddiasına göre İstanbul takımları karşısında kora kor oynayan Anadolu takımları, Trabzonspor karşısında o kadar istekli oynamıyor, dolaylı olarak Trabzonspor’un şampiyon olmasına destek veriyorlardı. Bu hoşgörü ortamı 1980 – 1981 sezonunun son maçında Trabzonspor’un, küme düşme mücadelesi veren komşusu Rizespor’un rakibi Adana Demirspor’a 2-1 öndeyken 3-2 yenilmesiyle bozulmuş. O sene Rizespor Boluspor’u 3-0 yenmesine rağmen, sevgili komşusu Trabzonspor’un rakibi Adana Demirspor maçını çok önemsemeyip 3-2 yenilmesi üzerine küme düşmüş ve (yine taksi şoförünün iddiasına göre) o yıl bu görünmeyen ittifak bozulmuş! Anadolu takımları Rizespor’u satan! Trabzonspor’a bir daha aynı hoşgörüyle yaklaşmamışlar. Trabzonspor ile Rizespor’un arasının açılmasına da bu olay neden olmuş. Benzer bir durum sanki şimdi de var. Anadolu takımları her rakibe karşı aynı futbolu oynamıyor gibi. Sağlıklı bir rekabet ortamından bahsetmek zor.
Fenerbahçe’nin işi bu sene geçen senekinden de zor çünkü karşılaştıkları her rakip dünyaca ünlü Jose Mourinho’nun takımını yenmek için sahaya çıkacak – ki bence Galatasaraylı futbolcuların ve Okan hocanın son maçtaki en temel motivasyonu buydu. Sahaya çıkıp disiplinli bir şekilde oyunlarını oynadılar, daha iyi konsantre oldular, hata yapmadılar. Bileklerinin hakkıyla Kadıköy’den 3 puanı çıkardılar, helal olsun. Fenerbahçe taraftarı geçen sene İsmail Kartal’ın oynattığı baskılı ve güzel futbolu, ama en çok da Ferdi’yi arıyor. 2023 – 2024 sezonu Fenerbahçe için psikolojik baskıyı kaldıramadığı, okyanusu geçip derede boğulduğu bir sezondu. Her şeye rağmen İsmail Kartal takıma kötü oyun oynatmadı, puan rekorunu kıran teknik adam olarak Fenerbahçe tarihine geçti. Başarısız olduğu için değil kendisinden daha kariyerli bir teknik adam getirildiği için görevinden ayrıldı. Sadece kamuoyu ile iletişim becerileri çok zayıftı, kendini iyi ifade edemedi. Fenerbahçe yönetiminin yerinde ben olsam Mourinho’yu getirmek yerine takım için bir psikolojik destek ekibi kurar ve stres yönetimi eğitimi aldırırdım. İsmail Kartal’a da bir iletişim danışmanı tutardım, daha ucuza gelirdi. Bakalım, sezon sonu kim gülecek?
Fenerbahçe: 1 – Galatasaray: 3
Galatasaray'ın Avrupa arenasında konuğu PAOK
Fenerbahçe'den İsmail Kartal iddiaları hakkında açıklama
Ergin Ataman’ın 3-1 hareketi, F.Bahçe'yi kızdırdı: Milli takıma oyuncu vermeyeceğiz
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
-
Gerçekler burda25 Eylül 2024 17:05
Trabzonspor hikayesinin doğrusu şu, hiçbir zaman küçük takınkar TS’yi sevmedi, tam tersi kıskandı, küçük kulüplerde oynayan futbolcuların çoğu takım tutma olarak ya GS’li ya FB’li böyle olunca tam tersi kendi tuttukları takın şampiyon olsun diye söz konusu Trabzonsa yırtınırlar, Rizespor meselesine gelecek olursak, yıllardır herkese yenilir, özellikle FB’den içeride dışarıda 1 puan bile alamaz, sonra Trabzon yendi mi TS bizi düşürdü ne güzel dünya dimi, oyna kazan! Neyine güzellik bekliyorsun yani bana kıyak yap diyorsun, başkasını düşür diyorsun yazık bu anlayışa!!!
-
25 Eylül 2024, Çarşamba
Galatasaray mağlubiyetinin dayanılmaz ızdırabı
Devamını Oku